Analardır adam eder adamı…*
Altı üstü üç mahallesi vardı kasabamızın… Rençberlerin oturduğu Aşağı Mahalle, rençberlikten bakkala, berberliğe, zanaata geçenlerin oturduğu Orta Mahalle, tüccarların, halıcıların, lastikçilerin, kahveci ve lokantacıların,…
Ne düşürür ateşimizi?
Kasabada geçirdiğim dördüncü yılın sonunda; garip ama, burada doğduğumu, burada büyüyüp doktor olduğumu ve bu yüzden burada yaşayıp, en sonunda burada öleceğimi düşünmeye başlamıştım….
Aday demişken…
2000’li yılların başıydı… Nasıl oldu, kim aklıma düşürdü, anlatması uzun; bir ara yaşadığım semtin belediye başkanlığı için aday olmaya kalkışmıştım. Reis olamasam da çok…
Benim neyim var!..
1994 yılında otuz beş yaşındaydım… 21 sene önce… O zamanlar, Şizofrengi Dergisi’ne, “ben nerede kalırım… “başlıklı bir yazı yazmıştım. Bazı yazıların, her okunuşlarında kendilerini…
Roboski’nin katırları, şahitlerimiz…
28 Aralık Çarşamba gecesi… Bu insanların bombalarla yok edilmesine, dağlar, dereler, bulutlar ve katırlar şahittir. Dağların yamacından mevsimler geçti, dereler yeni sular taşıdı yatağından. Bulutlar da kayboldu gökyüzünde. Bir tek şahit katırlar kaldı? Bu yüzden mi öldürdünüz katırları?
Anne kalk, eve gidelim
Mayalardan binlerce yıl sonra ve Orta Amerika’dan çok uzaklarda, adına Anadolu denen coğrafyada aynı gelenek sürdürülüyormuş meğer, yaşadık ve öğrendik. Öldürmeler, topluluğun birleştirici harcıdır çünkü!
Linç
Yıl 1995. Yolum Paris’e düştü. 1980 zulmünden canını zor kurtarmış bir kardeşimin yanında kalıyorum. Gündüzleri Sorbon, akşamüzeri Pompidou Kültür Merkezi. Gece yarısına kadar Fransızca. Geceyarısı Chatelet’de son RER’i beklerdim, soğuk ve karanlık metro durağında. Yaşlı ve çok zayıf, uzun pembe burunlu bir adam hep aynı köşede Charlie Hebdo satardı. Bir dergi alır, evde Ermeni bakkaldan aldığı beyaz peynir ve rakıyla beni bekleyen arkadaşıma doğru yola çıkardım. Yol boyu, yarım Fransızcamla karikatürlerin balonlarındaki konuşmaları çözmeye çalışırdım…
Yollara atılan taşlar bahane*
Doktor arkadaşımın eşi, doğum öncesi istirahatini evde geçirirken, artık 80’li yaşlara gelmiş kayınvalidesiyle, bir süre birlikte ve çok iç içe yaşarlar. Böyle günlerin birinde,…
Tanık
LÜTFİ EFENDİ Gerçek bir ölüm vakasıyla ilk nerede ve ne zaman karşılaşmıştım çok iyi hatırlamıyorum. Belleğimi zorladığımda bir kış günü geliyor gözlerimin önüne. Çok…
Soma treni
12 Eylül 1980. Darbe gunleri. Bornova yurtlarının başına emekli bir albay getirmişler. Adamın ilk yaptığı, yurdun kapısında durup, kıyafetini beğenmediği öğrenciyi içeri sokmamak. Eli…